ÖĞLE NAMAZININ VAKTİ
İmam Şafil (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Hava bulutlu olduğu zamanlarda, güneşin durumuna göre hareket
ederek, eğer vakit tayininde net bir şey tesbit etme imkam olmazsa, ihtiyat
açısından vaktin girdiği vakitle ikindi vakti girmesinden korkacağı vakit
arasında kılar. Eğer ihtiyatı terk ederek kendisinin kuvvetli kanaati
doğrultusunda namazını kılacak olursa, namazı caizdir. çünkü kişi, vakti uzun
olduğu için eğer ihtiyatı uzun tutacak olursa, ihtiyat ederken vakit geçmiş
olabilir. Onun durumu vakte bağlı olmayan kıble tayini gibi değildir. çünkü
kıble tayininde süre delil değildir. Ama vakit için, delil ile beraber süre,
yer ve gölgenin hareketleri vardır. İş böyleyken, eğer öğle namazını zevalden
önce kılmadıysa, kılmış olduğu namazın iadesi gerekmez. Ama zevalden önce
kıldığı kesinleşirse, kılmış olduğu namazı iade eder. Bu da ihtiyatı hava bulutlu
olmadığı zamanlarda terk etmişse geçerlidir.
Dedi ki: Zevalden önce
namazını kıldığını kendisi fark ederse yahut güvendiği biri tarafından
kendisine söylenirse ve bunun hilafını ne kendisi ne onlar tesbit edemezlerse,
namazını iade etmesi gerekir. Ama zevalden önce kıldığını yalan söyleyen bir
kişi söylerse, iade etmesi gerekmez. Ama ihtiyaten iade etmesi evla olur.
Eğer namaz
kılacakkişinin gözleri görmüyorsa, haberlerine güveneceği kişilerin kendisine
verdikleri habere uyar. Ve kendisine müezzinlik yapacak kişilere uyar.
Kişi karanlık bir
yerdeyse, tutuklu yahut gözleri görmeyen biriyse ve kendisine vaktin girdiğini
haber verecek kimse yoksa içtihat eder; vaktin dışında kıldığılli kendisine
kimse söylemezse, namazını iade etmesine gerek olmaz.
Vakit, kıble gibi
değildir. çünkü vakitte süre vardır. Süre de delil gibidir. Ama bu, kıble için
söz konusu değildir. Eğer vakit girdikten sonra namazılli kıldığılli bilirse,
namazı geçerli olur. En zayıf ihtimalle namazı kaza yerine geçer.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Daha önce söylediğim gibi, eğer kişi tutukluysa ve yanında
soracağı kimse yoksa vaktin girdiğine, günün akış süresini takdir ederek
içtihat etmekten başka bir yolu yoktur. Başka bir şahıs bulursa ona sorarak
vakti tesbit etmeye çalışır. Bu hususta hiçbir çaba harcamadan namazını
kılmışsa, çaba göstermeden kılmış olduğu tüm namazlarını iade eder.
Öğle vakti, her şeyin
gölgesi kendi mislini aşmadan bitmiş olmaz. Her şeyin gölgesi zıl-ı zevalden
sonra kendi mislini aşarsa, öğle vakti nihayet bulmuş olur. Öğle namazını bu
vakte kadar geciktiren kişi, iki şeyi beraber birleştirmiş olur: Kastedilen
vakitte onu geciktirmiş ve başka bir namaz vaktinin zamanı girmiş olur.
ÖGLE NAMAZINI TAKDiM VE
TEHiR ETMEK
İmam Şafii (r.a) şöyle dedi:
Öğle namazını, imam’ın arkasında, münferiden ve her vaktin ilk girdiği zaman
dilimi içinde kılmak daha evladır. Sadece sıcağın şiddetli olduğu zamanlarda
tehir edilmesi/geciktirmesi evladır. Şiddetli sıcakların olduğu zamanlarda,
cemaatin imamı, öğle namazı vaktini uzak olan vakte kadar geciktirir, ta ki,
hava soğuyuncaya kadar. .. Bunu da ResuluHah (s.a.v)'den gelen habere dayanarak
yapar.
Bize Süfyan, Zühri'den;
o, Said b. Museyyib'den, Ebu Hureyre yoluyla ResuluHah (s.a.v)'in şöyle
buyurduğunu nakletti: "Sıcak şiddetlenirse, namazı hava soğuyuncaya dek
erteleyin.
Muhakkak ki sıcağın
şiddeti, cehennem nefesinden bir nefestir. Cehennem, Rabbine şikayette
bulunarak şöyle dedi: Rabbim! Kendi kendimi yedim. (Rabbi) İki nefes almasına
müsaade etti: Bir nefes kışın, biri de yazın. Yazın yaşadığınız en şiddetli
sıcaklar onun sıcağzndandııc Ve kışın yaşadığınız en şiddetli soğuklar da onun
zemherisindendir (şiddetli soğuğundandır). " Tahric: Buhari, Namaz 1/186 no: 536, 537; Müslim, Mescid
ve namaz 1/430 no: 180/615
Bize Malik,
Ebu'z-Zinad'dan; o da el-A'rec'den, Ebu Hureyre yoluyla Resulullah (s.a.v)'in
şöyle buyurduğunu nakletti: "Sıcak şiddetlenirse, namazı hava soğuyuncaya
dek erteleyin. Muhakkak ki, sıcağın şiddeti cehennem nefesinden bir nefestir.
" Tahric: Buhari, Namaz
1/186 no: 533, 534; Taberi, Vakitler 1/16 no: 29
Bize sika olan Yahya b.
Hassan, Leys b. Sa'd'dan; o, İbn Şihab'dan; o, Said b. Museyyib ve Ebu Seleme
b. Abdurrahman'dan; onlar Ebu Hureyre yoluyla Resulullah (s.a.v)'in şöyle
buyurduğunu nakletti: "Sıcak şiddetlenirse, namazı hava soğuyuncaya dek
erteleyin. Muhakkak ki, sıcağın şiddeti cehennem nefesinden bir nefestir.
" Tahric: Müslim, Mescid
ve namaz 1/430 no: 180/615
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Sıcak sebebiyle öğle namazını son vaktine kadar geciktirip
ikindiyle beraber de kılmaması gerekir. "Onu hava soğuyuncaya dek
erteler" denmesi, "ilk vaktinde değil de bir müddet geciktirir"
demektir. Bu durumda da son vakti girmeden önce kılmış olur. çünkü onu kıldığı
vakitle son vakti arasında bir fasıla olması gerekir. Ama eğer kişi, evinde
münferiden yahut cemaat halinde kılacaksa, mevcut olanlarla beraber onu ilk
vaktinde kılar. Çünkü havanın sıcak olmasının onlara bir zararı yoktur.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Kışın hiçbir sebepten dolayı ertelenmez. Kışın ne kadar
erken kılınırsa, kılanlar için daha kolay olur.
Hicaz bölgesi gibi
sıcağı şiddetli olan yerler dışında kalan yerlerde, imamların öğle namazını
ertelemeleri doğru olmaz. Sıcağı zarar vermeyen yerlerde ertelenmez. çünkü
sıcak yoksa onu ertelemekle, namaz kılacak olanları şiddetli sıcaktan korumuş
olmaz .
Sonraki için tıkla: